(Geç-Etkilenim Dönemi)
Bölüm-5

Kaynak:
" Yakın Doğuda Kabileler(chiefdom) ve Erken Devletler"
{ " Chiefdoms and Early States in Near East: The Organizational
Dynamics of Complexity." - Edited by Gill Stein -
Prehistory Press. Monographs in World Archeology. No 18 - 1994 }

Mitchell S. Rothman
Widener Üniversitesi
ceviri: Ilker Ficicilar

VARGILAR
--------

Bu çalışmanın son kısmı üç parçadan oluşuyor. İlki, dördüncü binyılın son dördünün ortalarından üçüncü binyılın ilk kısımlarında kuzey Mezopotamya ve Güneydoğu-Anadolu'da sosyo-politik gelişimindeki güney Uruk döneminin etkisini inceler. Erken-etkilenim, etkilenme, ve geç-etkilenim dönemleri arasındaki bağlar ve kopukluklar açığa çıkarılacak ve gözlenebilen
değişikliklerdeki güney etkileniminin rolünün ne olduğu ortaya konmaya kalkışılacak. İkinci olarak, bu problemi ortaya koymada kullanılan, merkez-çevre *(core-preiphery) çözümleme yapısındaki yöntemin değerlendirilmesi, ve üçüncü olarak, çalışmanın sonuçlarınca önerilen, gelecek araştırmalarda kullanılabilecek birkaç yol belirtilecek.

Güney Etkilenimi

Karababa ve Kuzey-Cizre *(Jazira) bölgeleri de dahil olmak üzere kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'daki erken dördüncü binyıl topluluklarının büyük çoğunluğu, erken-etkilenim döneminde karmaşık, hiyerarşik yapıdaki bölge sistemleri olarak organize olmuşlardı zaten. İlkel bölgesel merkezlerin baskın olduğu üç aşamalı yerleşme/konuşlanma biçiminin, Torosların güneyinin üretken, kuru-tarım bölgelerinin karakteristik özelliği olduğu görülüyor. Gawra tepesindeki (Rothman ve Blakman 1990) yönetsel sistemlerde kullanılan tabletlerdeki *(sealing clay) yerel farklılıklardan anlaşıldığı üzere, genelde bu sistemler küçük ölçekli ve temelde içe-dönüktürler. Erken dördüncü binyıl çömlekçiliğinin çoğunun kişisel özellikteki doğası, bölge topluluklarının yakın ilişkilerini yansıtır.

Yine de aynı zamanda, erken-etkilenim dönemi sitelerinin çoğunluğunda bulunan sınırlı sayıdaki itinalı seramik tiplerinin keşfi, kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'da bölgeler arası bazı etkileşimlerin yer almadığına işaret ediyor. Sosyal olarak güç veren materyalleri(249) elde etmek için, erken-etkilenim dönemi topluluklarının seçkin üyelerince kendileri için oluşturulmuş, oldukça-yerel değişim/takas ağlarının varlığı, 2. bölümde bölgeler arası seramik paralelliği gösterilerek öne sürülmüştü. Bunlar göründüğü kadarıyla yalıtılmış olarak bulunan egzotik ve yabancı materyallerin bilindiği, önceki *Ubaid döneminde kurulan takas ağlarının dışında geliştirilmiş. Erken dördüncü binyılda, bu yüksek statü mallarının miktarında bir artış görülüyor. Bu ise, bölgedeki pek çok erken-etkilenim toplumu için, bu nesneleri toplama, işleme ve değiştirme uğraşının artan önemine ilişkin bir gösterge. Merkezi yerler yoluyla bu statü-arttırıcı malların geçişi, çalışma alanının çoğu yerindeki ayrı ayrı bölgesel merkezlerin yükselişini açıklayabilir.

Kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'daki çanak ve tekstil üretimindeki benzer niteliklerin/modların birbirine uyarlanmasıyla da bölge toplulukları arasındaki önemi az diğer ilintiler gösterilebilir. Bölgenin pek çok sitesindeki yönetsel alanda kullanılanların biçimindeki karşılaştırılabilirliğin keşfi, bir yandan kavanozda bebek gömme gibi tinsel davranışteki benzer yapıların dinsel fikirlerin geniş alanda ortak olduğunu ima edebilmesi gibi, oluşumsal (organizasyonel) kavramların dağılımını/yayılımını daha da kanıtlıyor. Yine de bölgeler arasındaki belli başlı bağları gösteren seramik paralelliklerine benzemeyen şekilde bu daha genel olan tıpatıplıklar yaygın bir kültürel çatının altında bulunulduğuna işaret ediyor.

Takip eden etkilenme döneminde kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu, farklı güney etkilenimindeki üç bölgeye ayrılabilir: güneyin baskın olduğu bir bölge; küçük güney siteleriyle ve/veya yerel bölgesel merkezdeki varlıklarıyla bir orta bölge; ve güney varlığı içermeyen, ama güneyden parçalar içeren daha kuzeyli bir bölge. Güney-batıdaki *Birecik-Carchemish ve *Tabqa-Dam alanlarıyla bölgenin güney kısımları birinci kategoriye girerler. Güneyli tarzındaki seramik, mimari ve yönetsel teknoloji buluntuları bu alanların, özellikle de *Tabqa-Dam alanının, güney Uruk dönemi Mezopotamyası kaşiflerince kolonileştirildiğini gösterir. Bu alanlardaki erken-etkilenim dönemi yerleşimine ilişkin bilgiler yetersiz, ama Tabqa Barajı çalışmasında hiçbir erken dördüncü binyıl sitesi belirlenemedi ve güney etkilenimi dönemi sitelerine ilişkin kazıların çoğunun, Tell Sheikh Hassan hariç, gösterdiğine göre bu bilgiler henüz kazılmamış topraklarda. Çevresel kısıtlamalar, üretken olan Fırat deltasının kuru tarım yöntemini kullanan gruplarca geniş ölçekte kolonileştirilmesini olasılıkla önledi. Allüvyonlu arazide geliştirilen sulama tekniklerini kullanarak, güneyli kolonistler Fırat vadisinin bu kısmına taşınabilmiş olabilmelerine göreceli olarak karşı çıkılamaz. Yine de, Geç Uruk sitelerinin Tabqa alanının kuzey kısmında yoğunlaşması, tarımsal amaçların yöredeki güneyli varlığının tek sebebi olmadığını gösteriyor. Orontes vadisine dek uzanan ticaret yollarının odak noktası olan Tabqa bölgesinin tarihsel önemi, Aleppo çevresindeki ve özellikle Akdenizdeki üretken yerler, bu yerlerin Güney Uruklularca kolonileştirilmesinin altında yatan etmenin ticaret olduğunu güçlüce savlıyor. Aynı şekilde, Birecik-Carchemish alanındaki güneyli siteleri, Fırat nehrinin geleneksel ve önemli geçiş noktalarının çevresinde yer alıyor. Tabqa alanı gibi Birecik-Carchemish alanındaki güneyli sitelerin yoğunluğu, bölgenin bu güney-batı kısmındaki güneyli kolonileşmesinde, önceden var olan takas ağlarına erişim ile ele geçirme güdüsünün bileşiminin sorumlu olduğu savını ortaya çıkartıyor.

Hassek Höyük gibi stratejik iletişim yollarındaki küçük sitelerden ve/veya Tell Brak'la Nineveh gibi doğal bölgesel merkezlerdeki güneylilerin sınırlı varlığından oluşan Tabqa ve Birecik-Carchemish alanlarında görülen büyük koloni sitelerinin farklı doğası, güneyli etkileşiminin orta-bölgeyle olan etkileşimini gösteriyor. Bölgesel merkezlerin kolonileşme biçiminde baskın olmaya devam etmeleri, takasta da odak noktası olmaya devam edebileceklerini gösteriyor. Güneylilerin, bölge boyunca doğal yollarda ve kuzey Mezopotamyayla güneydoğu Anadolu boydan boya geçen ticaret ağlarının düğüm noktalarında yerleşmiş olmaları, güneyli etkileniminin bu bölgeler-arası ağlara yamanmak için olduğunu öne sürdürtüyor. Jebel Aruda'da bulunan lacivert-taşı ve Tell Brak 'taki TW'nin 12. faza ait binada bulunan büyük kütledeki obsidyen de bu hipotezi doğrular. Güneylilerin uzun mesafe ticaret ağlarını denetlediklerini öne sürmek için elde az kanıt var. Onun yerine, doğal bölgesel merkezlerdeki materyal kültürün yerel biçimlerinin/formlarının baskın gelmeye devam etmesi, bu sitelerdeki güneyli varlığının yerel yasa-koyucu seçkinlerin isteklerine olasılıkla uygun olduğunu çağrıştırıyor. Ben, iki grup arasındaki ilişkinin ya karşılıklı olduğunu ya da bölgeye hakim çok sayıdaki yerel sakinlerce kararlaştırıldiğni öne sürerdim.

Bölgenin seçkinlerince kendilerinin yararı için erken dördüncü binyılın bölgeler-arası ağları kurulduğunda, etkilenim dönemi güney Mezopotamyası ile etkileşimin seçkinler arasında organize edilmiş olması muhtemel görünüyor. Prestij mallarını hazırlamak için, metal ve narin taşlar gibi, alüvyon arazide eksik olan ham maddelerin güneydeki sitelerde yoğun kullanımı, güneyli seçkinlerce arzulanan kuzeyli eşya türlerini açıkça gösteriyor (Becker 1993; Lindemeyer ve Martin 1993; Van Ess ve Pedde 1992). Doğal toplulukların üst kademelerinin karşılık olarak ne kazandığını ortaya çıkarmak ise oldukça güç.

Doğrudan kanıtlar olmamasına karşın, Kültepe yazıtlarından anlaşıldığına göre kuzeylilerle takaslanan en önemli güneyli ürünlerinden biri de yüksek kaliteli prestij sağlayıcı tekstillerdi (Larsen 1987; Veenhof 1972). Güney Mezopotamya'da keşfedilen *piktografik tabletler, devletçe denetlenen yün yumaklarını ve tekstillerin depolanması ve dağıtımını konu alırken (Green 1980; Nissen 1986a; 1986b), Susa'dan bir Geç Uruk silindir mühür baskısı örgü örmeyi resmeder (Amiet 1972:105; Pl. 17, 673). Bu kaynaklar organize, merkezi bir tekstil üretimininin alüvyon arazi olan Mezopotamyada önemli bir etkinlik olduğunu söylüyor, ve Jerablus Tahtani'de bulunan olasılıkla evcil ata benzer kemiklerden (Peltenberg'te Croft 1993) anlaşıldığı üzere bu tekstilleri taşıyabilen eşek kervanları, Ara dönem kadar erken bir zamandan Geç Uruk dönemine dek kullanılıyordu. Yine de, bu geç dördüncü binyıl giysi üretiminin daha sonraki tarihsel dönemlerde(250) de yer aldığına, veya öncelikle ihraca yönelik olduğuna ilişkin açık bir kanıt yok.

Güneyli öğeleri içerecek şekilde ticaret ağları sisteminin genişlemesi, yerel seçkinleri güney Mezopotamyalılarla işbirliğine götüren güçlü bir kışkırıcı etmendi. Öte yandan güneyli ihracatı büyük bir bölüm için, halihazırdaki sosyal farklılığı öne çıkarmaya istekli yerel seçkinlerce elde tutulan ideolojik ve sembolik kavramlara bağlı olarak, arkeolojik açıdan "görünmez"di. Etkilenme döneminde mühürlerdeki bazı güneyli motiflerin yerel uyarlamaları için Arslantepe, önerilmiş olan bu fikir aktarımlarına örnek olabilir.

Güney Mezopotamya ile etkilenimin, kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu topluluklarında gözlenebilen az bir etkisi olduğu anlaşılıyor. Altınova, Karababa ve Kuzey Cizre alanlarında erken etkilenim dönemi kolonileşme biçimlerinin yapısının büyük ölçüde değişmeden kaldığı görülüyor. Altınova alanı dikkat çekecek şekilde dışbükey bir dağılıma sahip olmaya devam ederken, Karababa ve Kuzey Cizre alanları dışbükey öncesi dağılımlarını korudular, buna rağmen benzerlik derecesindeki küçük değişikliklerle ölçü büyüklüğünden anlaşıldığına göre her üç alan için de sistem bütünleşmesinde ufak bir artış sözkonusu (şekil 5.1). Karababa ve Kuzey Cizre'deki değişimlerin ne ölçüde güneylilerin varlığına dayandığı ise açık değil, ama Karababa'yla Kuzey Cizre alanlarında görülenlerden daha dışbükey-öncesi olan Tabqa Barajı alanında görülen güneyli yerleşimine ilişkin oldukça negatif RSI değerinden (-0.42), yerel sistem bütünleşmesindeki herhangi bir artışın güneyli varlığının bir sonucu olamayacağı anlaşılıyor. Olasılıkla bu değişimler bölgeler-arası etkileşimin artan seviyelerinden kaynaklanan sık görülen doğal olaylardı. Bu ufak değişimlere her ne sebep olduysa, erken-etkilenim ve etkilenme dönemi dağılımları arasındaki temel benzerliklerden, her ikisinin oluşumunda da aynı sosyo-politik etmenlerin sorumlu olduğu anlaşılıyor.

Altınova, Karababa ve Kuzey Cizre alanlarında, site büyüklüğü ve sayısını temel alarak, tahmin edilen toplam popülasyon, erken-etkilenim dönemindekinden azdı (şekil 5.2). Bu, özellikle Kuzey Cizre alanında görülen, iki dönemin uzunluğu arasındaki geçici uyumsuzluğu yansıtıyor olabilir (251). Altınova alanındaki demografik kayma (nüfustaki değişim) (%62.4) bu yolla açıklanmak için çok fazla, ama bu etkilenme dönemi yerleşimi tanımındaki zorlukları yansıtıyor (bkz. 3. Bölüm, kısım A). Karababa ve Kuzey Cizre'de görülen bu gibi değişikliklerin sebebinin güney Uruk dönemi Mezopotamyası ile etkienmenin olması zor görünüyor, hele ki bazı güneylilerin göç ile doğal popülasyona katıldıkları farz edilirse.

Yerel ekonomilerin, güney Uruk dönemi Mezopotamyası ile etkilenmesiyle önemli ölçüde değişip değişmediği mevcut kanıtlardan anlaşılmıyor. Verilerin bir biçimde sınırlı olmalarına karşın, doğal toplulukların genel geçim düzeyi ekonomisine göre sınıflandırıldıkları ve güneyli özelliklerindeki toplulukların oldukça uzmanlaşmış ekonomik stratejilerinden ayrıldıkları görülüyor. Örneğin, etkilenme döneminde Kurban Höyükteki yerel depozitler/takas malları önemli oranda domuz, keçi/koyun ve sığırlardan oluşuyordu, oysa Hacınebi Tepe ve Tell Qraya'da aynı çağdaki güneyli takas mallarının özelliği oldukça yaygın şekilde keçi ve koyunlardan oluşmasıydı. Hacınebi Tepe'den kurtarılan ek bilgiden anlaşıldığına göre, güneylilerin yerel sitelerde bulunduğu durumlarda ekonomik açıdan güneyliler kendi kendilerine yeterliydi. Her çeşit hayvan vücudu parçaları, çakmaktaşı işlemeleri ve silikon ile parlatılmış orakların hepsi, hemen hemen eşsiz güneyli tarzı seramiklerle ilişkilidir. Bu ise yabancıların desteğine bağlı şekilde oluşan yerel ekonomilerin değil, kendi kendine yeten ekonomilerin bir uygulamasıdır. Dahası, Arslantepe ve Kurban Höyük'te bulunan seramiklerden bazı yerel çömlekçilerin güneyli Geç Uruk geleneklerinden etkilendikleri anlaşılmasına karşın, bu değişikliklerin çömlek üretimindeki temel değişimlerden ziyade modayla ilgili olduğu görülüyor.

Bölgenin yerel ve güneyli sakinleri arasındaki ekonomik farklılıklar, Hacınebi Tepe, Samsat, Brak ve Nineveh'in dahil olduğu, doğal ve güneyli-tarzı yönetsel teknolojilerin birarada bulunduğu az sayıdaki sitede keşfedilenlerle daha da açığa çıkmıştır. Etkilenme dönemi Arslantepe'sinde bulunan yerel süslemelerle bezeli silindir mühürlerden anlaşıldığı üzere bölgenin seçkinleri güneyden türetilen idari özel eşya türlerini tecrübe ediyorlardı, ama mühür baskılarında VIA mühürlerinin önemli derecede kullanılmaya devam etmesi gerçeğinin gösterdiğine göre ekonomik düzenlemelerin yerel formlarında güneyli etkisi oldukça düşüktü.

Etkilenme dönemine karşıt olarak, geç-etkilenim döneminin başlangıcı üzerinde çalışılan bütün alanlarda, Karababa hariç, kolonileşme biçimindeki değişikliklerin başlangıcıyla çakışır. Altınova yöresinde zayıf şekilde bütünleşmiş etkilenme dönemi kolonileri dağılımı, bağımsız hiyerarşik yapıdaki koloni kümelerinin yoğun-yerleşme biçimlerine yol açmıştır. Site yoğunluğu ve bölgesel popülasyondaki büyük artışlar, seramik ve yapı öğelerinde denk düşen dikkate değer değişikliklerle bir araya geldiğinde, 4. Bölümde denildiği gibi, çoğunlukla Anadolu/Güney-Kafkaslar(Transcaucasia)'dan yeni bir grup insan bölgeye taşınmıştır. Norşuntepe ve Tepecik dahil olmak üzere, Altınova yöresindeki bazı sitelerdeki geç-etkilenim dönemi başlarında yapılmış savunma duvarlarının keşfinden, ve *"Red-Black Burnished Ware"in girişindeki yanan ufuklara ilişkin belirgin kanıtlardan, anlaşıldığına göre yörenin evvelki sakinleri bu yeni grupların gelişiyle mücadele etti. Önceki dönem sırasında güney Uruk dönemi Mezopotamyasından en az etkilenen çalışma alanı olan Altınova, belki de artık bölgenin geç-etkilenim döneminde en çok değişime uğramış bulunun kısmıydı.

Karababa kolonileşme biçiminin bütün kararlılığı, Torosların kuzeyinde yer almış dönüşümlerle dikkate değer bir biçimde zıt düşer. Kolonilerin sayısındaki artış da dahil olmak üzere, pek çok değişiklik meydana geldi, ama etkilenme döneminde kullanılmakta olan dokuz sitenin çoğu büyük değildi, ve yeni kolonilerin önemli bir bölümü küçük köylerdi, böylece toplam popülasyon miktarı önceki dönemde görülenle benzeşiyordu. Popülasyondaki bu dağılmaya karşın, Samsat'ın baskın olduğu merkezi üç aşamalı bölgesel yapının devamı, Karababa bölgesel sisteminin uzun dönem kararlılığını gösteriyor/vurguluyor. Tersine, orta ölçekli sitelerden birinin çevresinde, Lidar Höyük, bulunan savunma duvarından anlaşıldığı kadarıyla, Altınova'da olduğu gibi, Karababa bölgesel sisteminde de rekabet ek bir yapısal etmendi. Geç-etkilenim dönemindeki kolonileşme biçimi erken-etkilenim dönemindekiyle yakından benzeşirken, yöredeki güneyli etkileniminin olası etkilerinin uzun süreli olmadığı görülüyor.

Tabqa Barajı yöresinde görülen kolonileşme biçimindeki değişiklikler Altınova'da görülenlerin tersidir. Etkilenme döneminde Tabqa yöresi kuzey Mezopotamyanın bir parçasıydı ve güneydoğu Anadolu en çok güney Mezopotamyayla olan ilişkiden etkilenmişti, takibeden geç-etkilenim dönemine geçişte, oldukça merkezileşmiş güneyli koloni sistemi zayıf şekilde bütünleşmiş, hiyerarşik olmayan bir yapıyla yer değiştirdi. Güney Uruk dönemi etkisinin, Tabqa Barajı yöresindeki koloninin bölgesel organizasyonunda uzun süreli olmadığı görülüyor. Altınova ve Karababa yörelerindeki gibi, Tell Habuba ve Tell Halawa B'deki savunma duvarlarının keşfinden anlaşıldığı kadarıyla, geç-etkilenim dönemi süresince rekabet ve/veya savunma yöre için önemli bir etmendi.

Kuzey Cizre geç-etkilenim dönemi kolonileşme biçiminde esaslı değişiklikler de görüldü. Tell al Hawa bölgede baskın olmaya devam ediyordu ve bölgesel sistemde hala üç-aşamalı hiyerarşik yapı geçerliydi, ama etkilenme döneminde kullanılan kırkbir sitenin sadece dokuzu, yörenin güney ve batı kısımlarındaki pek çok yer boşaltılırken, kullanılmaya devam etti. Yirmibir yeni site kurulmuş ve yöredeki popülasyonun birkaç kolonide yoğunlaşması birkaç yeni ikincil merkezlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır, bunlara etkilenme dönemindeki hallerinden daha geniş olan 93. ve 29. siteler de dahildir. Daha çekirdeksi kolonileşme biçimi önceki dönemde görülenlerle ve geç-etkilenim döneminde Karababa yöresinde gözlenen dağılmış-kolonileşmeye ters düşer. Kuzey Cizre sisteminin oluşumundaki güneyli etkisi göründüğü kadarıyla çok azdır, ve Altınova'yla Tabqa yöresiyle birlikte, en önemli değişikliklerin geç-etkilenim döneminde oluştuğu görülür.

Görünüşe göre yerel elişi üretimindeki uzun dönem güneyli etkisi, ani-soğutmayla-sertleştirilen-kumtaşı (grit-tempered) seramikçiliğinin benimsenmesiyle sınırlıydı. Yukarıda da belirtilidiği gibi bazı yerel etkilenme dönemi çömlekçileri güneyli Geç-Uruk çömlekçiliğinden etkilenmişlerdi. Kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu boyunca yerleşen erken-etkilenim döneminin ilk evrelerindeki çömlekçiliğin belirgin özellikleri arasında kumtaşının ani-ısıtıp-soğutulması, çarkla yapılan PSW seramikleri ile önceki etkilenme döneminde görülen güneyli formlarını taklit etme vardı. Karababa yöresindeki Hassek Höyük'ün EB I seviyelerinde bulunan şeritle çevrili çanaklar ve özel-kil *(reserved-slip) seramikleri bu gelişmelere iyi birer örnektirler. Yine de, yerel formlar güneyden esinlenilen formları sayıca epey geçer, ve geç-etkilenim dönemi sonlarına doğru, bu geçiş dönemi toplaşmaları ayrı birer yöre-içi bölgelere dönüşürler; Karababa alanının 'Geç Özel Kil ufku' ve kuzey Irak ile kuzey-doğu Suriye'nin Ninevite V göreneği gibi. PSW seramiklerinin kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'nun çeşitli kısımlarında kullanılmalarına rağmen, bölgenin kuzey kısmında Kırmızı-Siyah Cilalı-İşleme *(burnished ware) ve doğusunda tahıllı ve ani-soğutmalı (chaff-tempered) Ninevite V işlemeleri bunların yerine geçer.

Geç-etkilenim döneminde bölgenin bütün kesimlerinde silindir mühürler pul mühürlerin yerine geçti. Piktografik tabletler ve yazılı metinler gibi daha karışık güney yönetim biçimleri, bölgenin erken üçüncü binyıl topluluklarınca alınmamış görünüyor. Dahası, kuzey Mezopotamya / güneydoğu Anadolu'ya özgü fırınlanmamış depolama kavanozlarının baskısındaki silindir mühür kullanımı güneydeki kullanımıyla çelişir. Bu da, güneyle etkileşmeden kaynaklanan, olası herhangi bir geç dördüncü binyıl yönetsel değişikliğinin hızla yokolmuş olduğunu gösterir. Göründüğü kadarıyla silindir mührün geniş çaplı adaptasyonu, bir nesneyi tamamen kaplamadaki başarısından kaynaklanır, ve bölgedeki güneyli yönetsel etkileniminin kalıcı etkileriyle ilgisi yoktur.

Özetle, etkilenme dönemi süresince güney Mezopotamya ile olan ilişkinin, geç-etkilenim döneminde peşisıra gelen gelişmelere çok az bir uzun erimli etkisinin olduğu görülebilir. Ani-soğutmalı seramik kullanımı ve silindir mühürden başka etkilenme döneminden bölgede kalmış olan etkiler gözardı edilebilir. Bu dönemde, geniş çaplı kanıtlanmış olan yerleşim dağılması, yerli karmaşık yeniden-dağıtıma dayalı ekonomilerin çöküşü, ve bölgeselleşmenin gelişmesi de dahil olmak üzere yer almış olan önemli değişiklikler, göründüğü kadarıyla önceki dönemde güney Mezopotamya'yla olan etkilenmeyle değil kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu ile olan olaylarla ilgilidir.

Kuramsal İnceleme

Eğer geç dördüncü-erken üçüncü binyılda kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'daki sosyo-politik gelişmeler Orta ve Geç Uruk dönemlerinde güneyden etkilenmenin bir sonucu değilse, Algaze ve diğerlerince benimsenen merkez-çevresi/dünya (core-periphery/world) sistemi modeli, iki bölge arasındaki ilintiyi irdelemek için geçerli bir yaklaşım mıdır?

Wallerstein'a göre merkezler (çekirdekler) ayrı karmaşık ekonomilere sahip, oldukça gelişkin teknolojik beceri ve üretim süreçleriyle ayırdedilen, ve ihraç için yüksek kalite mallar üreten alanlar olarak tanımlanır. Ek olarak merkezler, dünyevi ilgi alanlarına kozmolojik destek sağlayan oldukça gelişmiş fikirsel araçlarla genellikle ilintili olan, yüksek derecedeki iç uyumdan da ayırdedilir. Buna karşın, çevreler (çeperler, peripheries) bu özelliklerden yoksun olan yerler olarak tanımlanır.

Merkez-çevresi/dünya sistemi hipotezinin en önemli öğesi denk olmayan değiş-tokuş / ticaret kavramıdır. Wallerstein, genişleyen merkezlerin, uzun erimli ticaret ağlarının kontrolüyle oynayarak ve merkezde üretilen yüksek statü mallarının yerel üretimine müdahele ederek yerel ekonomileri iyice özelleşmiş hammadde sağlayıcılarına dönüştürdüğünü savunur. Elişi üretimi ve teknoloji modlarındaki asimetri, merkezi politik gelişmenin üst düzeyleriyle birleşerek, çevre topluluklarıyla giderek birbirine bağıllığı artan, bir dengesiz ticari ilişkiye yolaçmıştır.

Mevcut kanıtlar güneylilerin, kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'yu boydan boya kesen uzaktaki dış ticaret ağlarını kontrol ettiğini göstermiyor. Erken-etkilenim dönemi bağlamında carnellian ve lapus-lazuli gibi bir takım egzotik materyallerin keşfi, yerel bölgesel merkezlerde yoğunlaşan değişen ve genişleyen temin-etme (procurement) ağlarının, güney Uruk Mezopotamyasıyla etkilenmeden çok önce kurulmuş olduğunu gösterir. Yukarıda da belirtildiği gibi etkilenme dönemini takibeden, yerel bölgesel merkezlerdeki madde kültürünün doğal formlarının süregelen baskınlığı, yerel seçkinlerce istenmeyen küçük güneyli topluluklarının varlığına işaret eder. Uzak ticari ağların üstünlüğüne rağmen, kuzeyli hammaddelere ve statü/zenginlik mallarına olan güneyli talebi yerel kalkınmaya belirsiz bir katkıda bulunabiliyor. Güneylilerin, mevcut bölgelerarası ağları genişletmelerine rağmen, ticari sistemde yapısal bir değişiklik yaptıklarına ilişkin bir kanıt yok.

3. bölümde kuzey'in güney Uruk Mezopotamya'sına ait üretim mallarına bağlı olmadığı işlenmişti. Tuz ve katran gibi güney üretimi ve ihracı belli başlı kullanım ürünlerinin varlığının, kuzeyli ticari ağlarına erişim kazanmış yerlerdeki güneylilerin bu ağı kullanabilmelerinin bir yolu olduğu öne sürülebilir. Buna karşın, kuzey bunlara bağlı değil, hatta olasılıkla iki taraf arasında alıp-verilenlerin önemli bir kısmına da sahip değil. Yüksek kalitede güneyli tekstillerinin alışverişi yapılsa dahi, Wallerstein tarafından da öngörüldüğü gibi bölgenin seçkinleri politik bir çıkmazda idiler.

Dengesiz ticari ilişkiler, farklı üretim ve yardımlaşma organizasyonlarının bir araya gelmesiyle de ortaya çıkabilir. Güneyli geç Uruk dönemi Mezopotamyası organize tekstil üretiminden daha önce söz edilmişti, ve bunların kuzey seçkinlerine satıldığı öne sürülmüştü (Algaze 1989b, 1993a). Yine de Norşuntepe, Aslantepe, Tepe Gawra ve Qalinj Agha gibi erken-etkilenim dönemi sitelerinde sık sık ele geçen terzilik aletleri, elişi üretiminin Uruk dönemiyle güney etkilenimi öncesi önemli bir etkinlik olduğunu gösteriyor. Benzer şekilde, kuzeydeki en geniş güneyli-etkilenim-dönemi sitesindeki (Habiba Kabira Sud) seramik üretimine ilişkin araştırmalar gösteriyor ki çanaklar uzmanlar tarafından yapılmış (Sürenhagen 1974/75), fakat toplu özel seramik üretimi erken-etkilenim dönemi Arslantepe'sinde de görüldüğü belgelenmişti. Kanıtlar belirsiz olmasına karşın, kuzey ve güney arasında var olmuş olabilen üretim modları gözle görülür değil.

Merkez-çevresi/dünya (core-periphery/world) modelinin bir ilkesi/ özelliği de merkezin çevreye olan teknolojik üstünlüğüdür. 4. bölümde bölgenin çoğu seramik üretiminin güney çanakçılık teknolojisinden etkilendiği gösterildi. Buna karşın, doğal geç dördüncü binyıl seramiklerinin güneydekilerle benzeştiğine ilişkin bir delil yok. Bazı geç-orta dördüncü binyıl yapımları güney Uruk'takilerle eşdeş. Benzer şekilde, özellikle metalurji olmak üzere diğer elişi çalışmalarından kuzeyin de teknolojik fikirlerin kaynağı olduğunu anlıyoruz. Örneğin, erken-etkilenim dönemi Gawra'sından ince işlemeli elektrum kurt başı (Tobler 1950: PI. LIX, b) ve etkilenme dönemi Arslantepe'sinden III. yapıya ait silahlar (Palmieri 1981: Şek. 3; 4) bölgede karmaşık metal işleme tekniğinin epey geliştiğini gösterir.

Wallerstein'a göre, merkezin ana özelliklerinden biri çevredeki topluluklarla karşılaştırıldığında görülen büyük ölçüdeki içsel benzerliği, uyumu. 'Resmi olmayan imparatorluk' modelinde Algaze güney Uruk dönemi Mezopotamyasında devletin gelişiminin, bölgeninin çevresindeki diğer az gelişmiş topluluklara nazaran, bu bölgeye sosyo-politik bir öncelik tanıdığını öne sürer (1989b: 572). Doğrusu, Habuba Kabira Sud gibi güney Mezopotamya'dan üç aylık bir yolculuk uzaklığındaki bir sitenin kuruluşunun ardındaki planlama ve organizasyon, önemli derecedeki sosyal uyuma, birlikteliğe işaret eder. Yine de son zamanlarda, "şehirleşmiş yönetim oluşumlarının ekonomi, siyaset ve sosyal yaşamın hemen hemen tüm alanlarını tanımlayıp kontrol ettiği" bir homojene Uruk devleti görüşü soruşturuluyor (Stein 1994b: 12) [252]. Geleneksel şehirlere, halka açık yapılara odaklanan önceki çalışmalara karşıt olarak, yeni çalışmalar "heterojenlik, belirsizlik, ve Mezopotamya topluluklarının oluşumununu tanımlayan etkileşimlerin kritik etmenler olduğu, farklı sektör ve ilgi gruplarının rekabeti" konularının rollerini araştırıyor (aynı kaynak). Bu değişken ve zıtlık-tabanlı model, ki topluluğun devlet kısmının yönüyle, toplumsal eğilimlerin çatıştığı bir modeldir, bizi daha eski devlet yapılarını ve devlet gücünü düşünmeye sevkeder. İki bölgedeki ilişkiler, görünüşe göre hem kuzeyli hem de güneyli seçkinlerin göze-batan bir şekilde yararınaydı, biri diğerine baskın çıkmaksızın.

Özetle, merkez-çevresi yaklaşımının çeşitli kısımları, geç-orta dördüncü binyıl süresince güney Mezopotamya ve kuzey Mezopotamya/ güneydoğu Anadolu etkileşimlerine uygulanabilir değildi. Özellikle, güneylilerin kuzeylilerle olan asimetrik ticari ilişkilerde baskın taraf olduğu yargısı bu çalışmada incelenen kanıtlardan ortaya çıkmadı. Anlaşıldığı kadarıyla güneyliler bölgenin uzak ticari ağlarını denetliyor değildiler. Bunların çoğu zaten erken-etkilenim döneminde kurulmuştu. Ayrıca kuzeyin güneyli üretimi mallara muhtaç olduğuna ilişkin de bir kanıt yoktur: bulunan güney tarzı seramikler genellikle yerli üretimdir. Aynı şekilde kuzeylilerin, güneylilerin tükettikleri kaynakların üreticisi olduklarına ilişkin bir belirti de yoktur. Yerleşim türünden, şeklinden anlaşıldığı üzere güneylilerle olan ilişkiler kuzeyli topluluklarda önemli bir yeniden yapılanmaya yol açmadı. Kuzeyli ve güneyli üretim sistemlerinde ve teknoloji gelişimlerinde, merkez-çevresi yapısının gerekli öğelerinden olan temel asimetriler görünür değildir, yoktur.

Yine de, merkez-çevresi/dünya sistemi modelinin altında yatan analizin makro-bölgesel birimi yoruma açık değerli bir yaklaşımdır. Kültürler dinamik açık oluşumlardır, dolayısıyla bir toplum içiindeki herhangi bir sosyo-politik gelişim veya kültürel değişim incelemesi, içsel etmenlerin yanında dış ilişkilerin etkisini de hesaba katmalıdır. Bu kaçınılmaz olarak kültürel sistemin sınırlarının tanımlanması ve kültürlerarası araştırma için analizin doğru ölçeğini belirlemede sorun yaratır.

Çok-merkezli dünya sistemleri yaklaşımı, güney Mezopotamya ve kuzey Mezopotamya / güneydoğu Anadolu arasındaki dördüncü binyıl etkileşimine ilişkin gelecekteki çalışmalar için anlamlı olabilir. Bu araştırmanın sonucu oldukça güçlü bir şekilde, kuzeyin sadece bir güney-etkilenimli azgelişmiş örnek olmadığını öene sürer. Ben de onun, "dünya sistemi"nin göreceli olarak eşit, etkileşimli birçok alt-sistemden biri olarak görülmesinden yanayım. Erken-etkilenim döneminde, kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu arasındaki farklı alanlarda kullanılan seramik tarzları sayesinde kanıtlandığı üzere, bu sisteme bir ait önkoşulun varlığı görülür. Bu etkilenme döneminde daha da büyümüştür, ve güney Uruk etkilenmesinin özellikle bölgenin yerel-ötesi ticaret ağlarına yamanmak için tasarlanmış olduğu mümkün olabilir.

"dünya sistemi" yaklaşımının bir sınırlaması da, öngörür nitelikte olamayıp temelde açıklayıcı bir yapıda olmasıdır, ve verilen bir sistemdeki önemli değişiklikleri hesaba katmaz. Diğer daha özelleşmiş modellere "dünya sistemi" kavramıyla birlikte gerek vardır. Bu çalışmada irdelenen kanıt, geç dördüncü binyılda "dünya sistemi"nin ayrılma ve parçalanmasına sebep olanın Toros Dağlarının kuzeyindeki alanlara yeni gelenlerin yerleşmesi olduğunu gösterir.

Bu çalışma sistemin hem coğrafik hem de kronolojik düzlemde karmaşık olduğunu ve değiştiğini gösterdi. Bir "merkezi" topluluğun baskın olmasından ziyade, olasılıkla bölgesel seçkinler arasındaki çıkara dayalı ve bencil ilişkilerin döndüğü çok-merkezli bir "dünya sistemi" işliyordu göründüğü kadarıyla.

İleriki Araştırmalar

Bu çalışmanın sonuçlarından gelecekte yapılabilecek çalışmalar için bir takım sorular ortaya çıktı. Bana göre bunların en önemlisi kuzey Mezopotamya ve güneydoğu Anadolu'nun geç beşinci - erken dördüncü binyıla geçiş sürecinde, basit düzeydeki topluluklardan karmaşık gayet merkezi sosyo-politik sistemlere doğru gelişmelerine ilişkin olandır. Bu, bölgenin Ubaid topluluklarının sosyal gücünün nodlarının tanımlanması ihtiyacını gözönüne almamızı gerektirir. Bunu güç ilişkilerinin, onların sosyal yeniden-üretimdeki rollerinin nasıl yapılandığını ve ayrıldığını tanımlayarak yaparız. Sosyal gelişmenin bu önemli kesişim noktasındaki sosyal gücün kaynaklarındaki dönüşümü anlamak ve açığa çıkarmak istiyorsak, sosyal dışlanma (Rowlands 1987) formlarının ortaya çıkışından ideolojilerin rekabetiyle seçkin grupların yükselmesine (Miller ve Tilley 1984) dek uzanan pek çok etmenin kendiliğindenliğin ve gruplaşmanın rolü (Hodder 1992) için gözönüne alınması gerekir.

Son olarak, güney Mezopotamya sosyo-politik gelişiminde, bu etkilenmenin izleri bir başka araştırma konusu olabilecek. En son kuzey ve güney arasındaki Uruk dönemi etkileşimini açıklama çalışmaları, çevre bölgelerde gelişmekteki toplulukların üzerindeki güneyli etkisinin rolüne yoğunlaşmıştır (Algaze 1989; 1993; Frangipane ve Palmieri 1988a; Sürenhagen 1986). Geç-orta dördüncü binyıl süresince güney Mezopotamya ve güney-batı İran'daki devletin yükselişiyle uğraşan önceki araştırmalar, kendi kendine yeten köy-bazlı ekonomik etkinliği elde tutmak için, seçkin gruplarca üretimin merkezileştirilmesi ve artan bilgi işlemenin kartelleştirilmesi işlemleri üzerinde durmuştur (Johnson 1973; 1980a; 1987; Wright ve Johnson 1975). Eğer Uruk toplumundaki sosyal roller, kısmen de olsa, dışarıdan temin edilen prestij ürünlerinin kullanımıyla sağlanıyor ve sürdürülüyorsa, kaynak-zengini komşularına bağlı olanın güney Mezopotamya olduğunu söyleriz, tersini değil.

---

 

Ceviri: Ilker Ficicilar
filker@newton.physics.metu.edu.tr

 

---