E-Kitap Palm tutan Muteferrika
Kitap Yoksul Çalgıcı
Dosya tipleri: [PDB]  [PDF]
Roman
Yazar: Franz Grillparzer
Yayın: Şubat 2001

  YAZAR VE "YOKSUL ÇALGICI" ÜZERİNE

  Avusturyalı büyük sahne şairi Franz Grillparzer 15 Ocak 1791'de Viyana'da doğmuş, 21 Ocak 1872'de aynı kentte ölmüştür. Uyanık görüşlü bir avukatla, müzik dostu fakat ruhça hasta bir ananın oğludur. 1811'de hukuk öğrenimini bitirdi, 1832'den 1856'ya kadar saray özel kaleminde evrak müdürlüğü yaptı. Bu tekdüze memurluk yaşamını, İtalya'ya, Almanya'ya, Paris'e, Londra'ya, Türkiye'ye (1843), Yunanistan'a yaptığı gezilerle çeşnilendirmeye çalışmıştır.
  Uzun bekleme ve duraksama yıllarından sonra yapıtları büyük ilgi gördü, kendisine birçok sanlar verildi (1859'da Leipzig Üniversitesi'nin onursal doktorluğu, 1861'de seçkinler meclisi üyeliği, 1864'te Viyana'nın onursal kentliliği). Ayrıca 80'inci yıldönümü Avusturya'da ve bütün Almanya'da benzersiz bir biçimde kutlanmıştır. Viyana Bilim Akademisi 1875'ten beri her üç yılda bir en güzel sahne yapıtını yazana Grillparzer Ödülü vermektedir.
  İnce, canlı, sevimli bir anlatımla kaleme aldığı fakat tragedya ciddiliğinden uzak "Yalancının Vay Haline" (1840) güldürüsü ilk oynanışında halk ve eleştirmenlerce o kadar kaba karşılanmıştı ki buna çok üzülen şair sahne ve yazın yaşamına büsbütün küsmüş, bu tarihten sonra yazdığı yapıtları yazı masasına kilitlemişti. Bu arada üç büyük yapıtı 1873'te mirasçıları tarafından yayınlanmıştır.
  Grillparzer "Goethe ile Schiller'den sonra -aralarında az çok bir mesafe de olsa- gelen en iyi yazar" olduğunu kendisi söyler. Belki haklıdır da. Coşumculardan etkilenmesine ve gerçekçiliğe geçişte büyük payı bulunmasına karşın bu Avusturyalı klasik asıl Alman klasikleri arasında üçüncü gelir.
...
  "Yoksul Çalgıcı" klasik Alman öykücülüğünün tipik bir örneğidir: sağlam bir öykü anlatma sanatı, sonucu önceden kestirmeye izin veren bir öyküleme merakı, merak avlamaya kalkmadan söyleyiveren bir anlatım, yapaylığa, zorlamaya düşmeden her şeyi olduğu gibi, gördüğü gibi yazma hüneri; işte bütün bunlar bir öykücüyü öykücü yapan şeyler değil de nedir.
  Grillparzer'in bir tragedya şairi olması öyküde zaman zaman başını kaldıran bir şiirselliğe yol açıyor. Hele başlangıçta Viyana'daki bayram betimlemesinde bu apaçık görülür.
  Öyküde kahramanların hepsi canlıdır. Olayın başlangıcından sonuna kadar da canlılıklarını korurlar. Bir bakkal, bir sokak satıcısı, olayla uzaktan ilgili bir kişi bile öylesine canlıdır.
  Grillparzer elli küçük sayfada bir öykü anlatıyor.Olay Viyana'da geçiyor. Viyana şairin doğup büyüdüğü; sokak sokak, hatta ev ev tanıdığı kenttir. Karakterlerin başarıyla çizilmiş olması şairin hepsini iyi bilmesinden, tanınmasından ileri geliyor. Ama böyle olmasa da olurdu. Çünkü yazar yalnızca bir kişiyle ilgilidir. Bir olay elbette bir çevrede geçer ve yazar kesinlikle bu çevreden söz edecektir. Doğallıkla bu çevre de bir resim çıkartması gibi aslının tıpkısı olur, abartıdan, özentiden uzak kalırsa, o zaman öykü tadından yenmez.
...

 
 
Anasayfa
 
 
E-kitap
 
E-öykü
Bilgi