E-Kitap Palm tutan Muteferrika
Kitap Hatay'ın Kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar
Dosya tipleri: [PDB]  [PDF]
Tarih / Araştırma
Yazar: Tayfur Sökmen
Yayın: Mart 2001

 
ÖNSÖZ
 

  Aramızda yarım asrı aşan dostluk bulunan Tayfur Sökmen'e epey zamandan beri anılarını yazmasını ve bunların tarih için kaybını önlemesini direnerek söylemekteydim. O ise işi pek yavaş tuttuğundan yıllar geçip gidiyordu.
  Türk Tarih Kurumu'ndaki "Atatürk ve Türk Devrimini Araştırma Merkezi"nin sekreteri Bayan Arı İnan işin çözümünü buldu. Bir gün teybini alarak, Tayfur Sökmen'in evine gidip, O'nu sorguya çekmeye koyuldu ve bu işi günlerce sürdürdü. Konuşmaya zorlanan anı sahibi bir yandan sorulara karşılık verirken, öbür yandan kendi notlarını ve elinde kalmış olan belgeleri kullanarak yazmaya önemle başladı. Ve böylelikle bu eser ortaya çıktı.
  Bu anıların sahibi gerekince tüfekle çarpışan, zulme ve esarete karşı ayaklanmaları yönetmekte yaradılıştan çok usta olan, her durumu kavrayabilen, tuttuğu yolda en üstün basamağa, devlet başkanlığına yükselince de işin ehli olduğunu gösteren bir kimsedir. Anıların bir değeri de onun bu kişiliğinden gelmektedir. Esasen Atatürk'ün o sırada en önem verdiği bir işte O'na başrolü vermesi de mütevazı görünüşlü Tayfur Sökmen'in niteliğini saptamaya yeter.
  Anılar birçok olay ve durum üzerine ışık serpmektedir. Onlarda XIX'uncu yüzyılın ilk yarısına değin uzanan evre üzerinde bazı pek yararlı bilgiler bulunmaktadır.
  1918 bırakışmasından sonraki yersel karşı koymada ve çete hareketlerinde, bölge halkının ulusal bakımdan karışıklığı dolayısıyla kurtuluş hareketinin hemen yerli halkça kendi başlarına geliştirilmesindeki güçlükler, Anadolu'daki hükümetleşme hareketleriyle, yani Kuvayı Milliye ile temasa gelmesinden ve İskenderun Sancağı'nın Misak-ı Milli içinde bulunduğunun öğrenilmesinden sonra istilacılara ve onların peyklerine karşı savaşın nasıl daha büyük bir çap aldığı, anılarda iyice belirmektedir. Bu sonuçta Tayfur Sökmen'in rolü de kendiliğinden sezilmektedir.
  Eserde çok ilginç ve o devrede var olan maddi ve manevi durumlar üzerine ışık tutan birçok bilgiler bulunmaktadır.
  Bir Fransız komutanının emperyalistlerin ana ilkelerinden biri olan "Böl ki saltanat süresin" genel kuralını, kedi, köpek ve çakal yavrularının karşılıklı davranışlarını örnek alarak, doğal bir kanun imiş gibi adam kandırmak için nasıl kullandığını gösteren olay keza Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki birliğin Reyhaniye'ye gelişinde, ora ileri gelenlerinden birinin "Türk ordusu Hatay'a girerse, tek kızım Necla'yı kurban edeceğime ant ettim" diyerek, çocuğunu Albay Şükrü Kanatlı'nın atı önüne yatırması, herkeste anavatanla yeniden birleşmek için ne büyük bir istek olduğunu göstermesi bakımından çok ilginçtir.
  Anılarda görülecek olan çok ilginç başka bir olay da Adliye Vekiline (Bakanına) da vekalet etmekte bulunan Şeriye Vekili Musa Kâzım Efendi'nin "Müslümanlıkta hudud-u milli harici diye bir şey olamaz" demiş olmasıdır. Kendisini hâlâ Hülefa-yı Raşidin veya Emeviler devrinde sanan bir kimsenin, o sırada ne kadar yüksek mevkilere çıkabildiğini göstermesi bakımından bu olay çok ibret vericidir. Ve Atatürk'ün ne gibi kimseler, görüşler ve anlayışlar içinde çalışmak zorunda kaldığını açığa vurması ve başarının nasıl bir mucize olduğunu göstermesi bakımından da ayrıca önemlidir. Yine bu anılarda Mandacı devletle savaşmak için kurulmuş olan örgütü yönetenlerin maddi ve manevi bakımdan nasıl titiz olduklarını gösteren örnekler vardır.
  Kendisiyle bazen işbirliği yapmak ihtiyacında bulunulan Maho adındaki bir eşkıyanın yaptığı yağmanın Kuvayı Milliye'ye atfedilmesini ve onun lekelenmesine yol açmasını önlemek için yapılan cezalandırma ve çalınan malları geri verme işlemi bu yoldaki örneklerden biridir.
  Bir komutanın örgüt kasasından para isteyince muhasebecinin "idare heyetinin kararı olmadan veremem" demesi de başka bir örnektir.
  Bu gibi ayrıntıların tümü çabaların genel gelişme ve ruhunu yansıtması bakımından dikkate değer.
  Hatay'a egemen olduktan sonra Tayfur Sökmen'in azınlıklara ve hele Alevilere karşı tutumu da bir devlet başkanlığı örneğidir.
  Eserde pek çok kimsenin adları geçmektedir. Her ne kadar bu tutum fuzuli görülebilirse de, gelecekte o bölgenin ileri gelenlerinin ve türlü ailelerinin soyağaçlarını saptamaya çalışmak isteyecek tarihçiler için bu bilgiler çok yararlı birer ipucu olacaktır.
  Atatürk'ün 1936-1938 yıllarında Hatay'ı kurtarmak için girişmiş olduğu harekette, Tayfur Sökmen'in üzerine aldığı görevler bu anılarda iyice anlatılmaktadır. Ancak bunların, o sıradaki dünya durumunu ve gelişen siyasal ve diplomatik olaylar içindeki yerinin belirlenmesi yararlı olacağından, aşağıda Bayan Arı İnan'la birlikte hazırladığımız bir özeti koymayı yararlı bulduk.
  Hikmet Bayur
 Ocak 1976
 

 

 
 
Anasayfa
 
 
E-kitap
 
E-öykü
Bilgi